Araştırmalar işe yeni başlayan bir elemanın ilk günkü motivasyon düzeyinin yüksek olduğunu kanıtlamıştır. Kişi belki de çok heyecanlıdır ancak olumlu beklentiler içindedir. Bilinmeyen bir dünyaya adım atarken iyi şeyler ummak bir ihtiyaçtır; insanı rahatlatır.
İşe yeni başlayan bir eleman ın üzerinde «ilk gün» ün önemli etkisi vardır. İşte yeni çalışanın başlangıçta yüksek olan motivasyon düzeyi üzerinde «ilk gün »ün önemli etkisi vardır. İlk gün yaşanan olayların olumlu ve teşvik edici olması yüksek olan motivasyon düzeyini daha da yükseltmeye ya da hiç değilse aynı şekilde muhafaza etmeye yardımcı olurken; olumsuz izlenimler tamamen aksi tepki yapar.
Sözkonusu «ilk gün» tecrübelerinin niteliği büyük ölçüde yöneticinin tutum ve davranışlarıyla biçimlenir. İlk günün önemini bilen yöneticiler yeni elemana gereken ilgiyi gösterdikleri takdirde memurun örgüte kazandırılması yolundaki ilk adımı başarıyla atmış olurlar. Yöneticinin çalışanları motive eden söz ve davranışlar konusunda tecrübeli olması bu aşamada son derece önemlidir.
Yönetici yeni elemanla bizzat ilgilenmek zorunda değildir. Zaten buna vakit ayırması da muhtemelen imkansızdır. Dolayısıyla bu görev bir alt kademe yöneticisi, hatta bir kıdemli memura verilebilir, önemli olan yeni elemanın ilk günün heyecan ve çekingenliğini yenmesi, örgütü ve işi benimsemeye başlayabilmesi için yapılması gerekenlerin, sorumluluğu üstlenmiş bir çalışan tarafından yerine getirilmesidir.
Çalışanların ruh sağlığı ve motivasyonu üzerinde yıllardır süregelen çalışmalar kişileri güdüleyen unsurların örgüt politikası, ücret, çalışma koşulları gibi «iş çevresi» ile ilgili hususlarından ziyade «işin kendisi »ile ilgili denebilecek tanınma, sorumluluk, başarı ve ilerleme gibi faktörler olduğunu ortaya çıkarmaktadır.
Ücret, çalışma koşullan, şirket politikası gibi unsurlar kişilerin bir işe girmesini veya o işte kalmasını etkileyebilir ancak amaç verim almaksa o zaman işin kendisiyle ilgili güdüleme önem kazanır. Çalışanın tanınma, sorumluluk alma, başarma ve ilerleme gibi ihtiyaçları büyük ölçüde yöneticilerin «liderlik» becerileriyle sağlandığına göre bu aşamada liderlik konusu bir kez daha gündeme gelmekte ve ön plana çıkmaktadır.