Liderlik konusunda düşünülürse, konumun getirdiği etkenleri göz önüne almamak, bir kişiye bir yabancı dili, örneğin İngilizce’yi iyi konuşup konuşmadığını sormaya benzer. Doğaldır ki, doğru cevap kişinin nerede ve kiminle konuşacağına bağlıdır: Bu görüşten hareketle günümüzde önderliğe konumsal olarak yaklaşılmaktadır. Başka bir deyişle önderlik bir zamanın, bir ortamın ürünü olarak görülür. Hatırda tutulması gereken husus hangi davranışın etkili olacağının içinde bulunulan konuma bağlı olduğudur.
O halde konum nedir? Liderliği etkileyen konumsal değişkenler nelerdir? Bunlar şöyle sıralanabilir:
- Örgütün geçmişi,
- Liderden önce o pozisyondaki kişinin yaşı,
- Önderin yaşı ve geçmişteki tecrübeleri,
- Grubun görevleri, çalışma yöntemleri,
- Grubun ruhsal ortamı,
- Grubun sayısal büyüklüğü
- Grup üyeleri arasında gereken işbirliği düzeyi,
- Grup üyelerinin güdüleri, gereksinimleri, kültürel birikimleri, kişilikleri.
- Karar vermek için ayrılabilen zaman.
Bu listeden de anlaşılabileceği gibi konumsal etkenler değiştikçe liderin etkili olabilmesi için gereken davranışlar da değişecektir. Örneğin astların bilgisi az veya zaman çok kısıtlıysa, ya da ani bir karar gerektiren acil bir durum ortaya çıkmışsa «otoriter» liderliğin daha etkili olacağı söylenebilir. Öte yandan astların bilgili olduğu ve yaratıcılık gerektiren işler yapılan uzmanlık dallarında, zamanın kısıtlı olmaması halinde ya da yöneticinin «bilgisinin fazla olmaması gibi durumlarda «vurdumduymaz» liderlik önerilebilir. Çalışma grubunun tümünü ilgilendiren sorunlar olduğu, kişilere moral verilmesi gerektiğinde ise «demokratik» liderliğin daha iyi sonuç vereceği düşünülmektedir.
Anlaşıldığı üzere liderin konuma uygun bir davranış tarzı seçip uygulaması için herşeyden önce konumunu çok iyi tanıması yani «konumsal duyarlılık» gereklidir. «Teşhis tedavinin yansıdır» denildiği gibi bir gruba uygulanacak yönetsel yöntemlerin başarısı içinde bulunulan konumun iyi teşhisine bağlıdır. Başarılı lider konumu çözümleme noktasından işe başlar.
Konum teşhis edildikten sonra ilgili konuma uygun davranış biçimini seçmek önemlidir. Liderin konumuna uygun davranış tarzı belirlemesi «yaklaşım esnekliği» diye adlandırılabilir. Konumun yukarıda sözü edilen unsurların ilişkilerinden doğan bir zamanın, bir anın ürünü olduğu ve dolayısıyla sürekli değişkenliği hatırda tutulursa liderlik davranışlarının da aynı lider ile aynı grup içindeki zaman içinde değişebileceği hiç bir zaman statik kalmayacağı açıktır.
Liderde yaklaşım esnekliği olması yani davranış tarzının konumuyla uyum sağlamasının da yeterli olduğu söylenemez. Bir yoruma göre başarılı önderlerin bir özelliği de uyumlu davranıştan kaçınmalarıdır. Sürekli olarak davranışlarını konumuna adapte etmeye çalışan bir lider örgütsel amaçlardan uzaklaşabilir. Oysa liderliğin başlıca görevi örgütsel amaçlan gerçekleştirmektir. Kuşkusuz liderler çevreyi de dikkate almalı ancak örgütün varlığını sürdürmesi uğruna amaçlan teslim etmemelidirler. Amaçlan gerçekleştirebilmek için zaman zaman konumu da değiştirmek gerekebilir. Konumun değişik koşullara adaptasyonunu sağlamak da liderliğin bir parçasıdır. Başarılı liderlik örgütsel işleyişin tüm yönlerinde yapıcı değişim isteği ve becerisi gerektirir. Liderin grubunu, ya da daha genel anlamda, konumunu örgüt amaçlan doğrultusunda yönlendirmesi ve değiştirebilmesine «konumsal yönetim» denir.
Başarılı bir yönetici yani «lider-yönetici» olabilmek için sahip olunması gereken beceriler:
- Konumsal duyarlılık (konumu tanıma)
- Yaklaşım esnekliği (uygun davranış biçimi geliştirme)
- Konumsal yönetim (konumu yönlendirme, değiştirme) şeklinde özetlenebilir.
Sözkonusu becerileri geliştirmek doğrultusunda kendisini yetiştiren yöneticilerin değişen liderlik ortamlarında başarılarım sürdüreceklerini söylemek yanlış olmayacaktır. Çünkü sözkonusu beceriler değişkenliğe adapte olma ve değişen koşulları denetim altına almaya yönelik becerileridir.
Liderlik yaklaşımları konusunda yeni araştırmalar gerekmekle birlikte «konumsal» liderlik kavramı önemli bir kavramsal temel sağlamıştır.